CHP Genel Başkanı Özel Denizli’de… “müzakere de Eden, Mücadele de Eden, Yepyeni, Dinamik, Sonuç Alan Bir Siyaset İçin Yola Çıktık”
HABER: FATİH ÖZKILINÇ KAMERA: KERİM UĞUR
(DENİZLİ)- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Şunu bilin CHP’nin Genel Başkanıyım. Yapacağım her görüşmede, kuracağım her temasta, çıkacağım her kürsüde milletin sesi olacağım. Halkın sesi olacağım. Sizin sesiniz olacağım. Bize inandınız, güvendiniz. Bize sorumluluk verdiniz. Bundan sonra bir büyük mücadele başlıyor. Sizlere güç veren, sizlerden güç alan, sokaktan korkmayan, meydandan çekinmeyen, müzakere de eden mücadele de eden yepyeni, dinamik, sonuç alan bir siyaset için yola çıktık” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli’de İl Başkanlığı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı ziyaretinin ardından vatandaşlara seslendi. Özel, “Bugün seçimlerden sonra bu otobüsün üstünden ilk defa konuşma yapıyorum. Buradan hemşerilerime, Ege’nin bir evladına sahip çıkan ve sonuna kadar arkasında duran Denizli’nin güzel insanlarına yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” dedi.
“23 Mart Cumartesi günü memleketim Manisa’dan sonra koşup buraya geldim” diyen Özel, şunları kaydetti:
“Sizinle Denizli’nin siyasi tarihinin en görkemli mitinglerinden birini yaptık. O gün önce bir çağrıda bulundum. Dedim ki biz siyasi partilerin liderleri Ankara’da ittifak yapamadık. Ama umudumuz var. Denizli’de, Denizli’nin sosyal demokratlarını, milliyetçi demokratlarını, muhafazakar demokratlarını, Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si ile bu ülkenin bayrağına, topraklarına, devletine yürekten bağlı olan Denizli’nin güzel insanlarını, Denizli ittifakına davet etmiştim. O gün Denizli sesimizi duydu. O gün ben buradan ayrılırken, değerli il başkanım, Ali Osman Horzum’a ve Nuri Başkanıma dedim ki benim gördüğüm Denizli kararını vermiş dedim, 31 Mart akşamı en güzel haberi sizden aldık. Hepinize teşekkür ediyorum.”
Özel, şöyle devam etti:
“HER İKİ OYDAN BİRİNİ ALDI”
“Denizli’de sandık başına gidip her iki oydan bir tanesini Denizli ittifakına veren, her iki oydan bir tanesini Türkiye ittifakına veren ve Nuri Başkanı CHP’nin aday gösterdiği, Denizli ittifakının büyükşehir belediye başkanı yapan, Nuri Başkana destek veren herkese yürekten teşekkür ediyorum. Nuri Çavuşoğlu, karpuz tezgahından çıkmış, okumuş sağlıkçı olmuş. Yetmemiş yeni okullar okumuş. Emeği ile mücadele etmiş. Denizli’yi seven, çok güzel bir insan. Bundan sora Nuri Başkan kendisine oy versin, vermesin bütün Denizlililere sahip çıkacak. Oy veren kimseyi pişman etmeyecek. Oy vermeyenlerin güvenini kazanacak. Duasını alacak. Denizli’ye tarihi hizmetler yapacak. Yolu açık olsun canım başkanımın. Onun adaylığına ilk inanan, beni dahi önce o ikna eden, örgütünü birlik ve beraberlik içinde çalıştıran, adayların arkasında kaya gibi duran ve bu başarının mimarı, Atatürk’ün koltuğunun Denizli’deki bekçisi Ali Osman Horzum kardeşime teşekkür ediyorum. Bazı illere gidersiniz, yanınızda ve arkanızda belediye başkanı olmaz. Bazı illere gidersiniz, 3-4 başkan varsa, arkam sağlam dersiniz. Denizlililer size ne kadar teşekkür etsem az. Arkamıza 15 belediye başkanı dizen Denizli’ye helal olsun.
“SEÇİM SONUÇLARINI BİR VAZİFE GİBİ GÖRÜYORUM”
Büyükşehir, Nuri Başkan’a emanetti. Merkez ilçelerin her ikisi CHP’nin iki kıymetli başkanına emanetti. 15 ilçemiz CHP’ye emanetti. İçim rahattı. Bundan sonra artık birileri gibi sadece partime, yakınlarımıza, yandaşlarımıza değil bütün Denizli’de, nüfusun yüzde 96’sına hizmet ederken artık yoksullar yalnız değildi. Çiftçiler, işçiler yalnız değildi, esnaf yalnız değildi, emekliler yalnız değildi. Onlara emanetti hepsi. Bundan sonra CHP, Atatürk’ün vasiyetidir ki kimsesizlerin kimsesi olacak. Bundan sonra Atatürk’ün vasiyetindeki gibi CHP’nin yönettiği belediyelerde çiftçi milletin efendisi olacak. Emekliler bundan sonra açlığa, yoksulluğa terk edilen emeklilerin arkasında Denizli Büyükşehir Belediyesi olacak. Biz seçimle bir büyük zafer kazanmadık. Bunu bir zafer olarak görmüyorum. Ben bu seçim sonuçlarını bir görev, bir vazife, millet adına fırsat olarak görüyorum. Bu seçim bizim için sevinmenin, mutlu olmanın, birbirini tebrik etmenin yanında sorumluluğu hatırlamanın, kimseyi üzmemenin, kimseyi dışlamamanın, kimseyi öteki hissettirmemenin sorumluluğunu sırtımıza aldığımız ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yapılacak ilk genel seçimlerde, milletin, halkın iktidarını kurup, Atatürk’ün partisini birinci parti yapmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Millet görev verdi, mahcup etmeyeceğiz. Oy verdi, pişman etmeyeceğiz. Oy vermeyenleri asla yalnızlaştırmayacağız. Bu seçimleri Türkiye ittifakı kazandı, Türkiye kazandı. Türkiye’nin yüzünü güldüreceğiz.
“DENİZLİ TEKSTİLİN BAŞKENTİDİR”
Dünden beri Denizli’deyim. Tekstilin başkentidir. Denizli geçmişte tekstile, tekstil ihracatı ile yüzü gülmüş, zenginleşmiş ve mutlu olmuş bir kentken, çok daha iyilerini hak ediyorken, maalesef yanlış politikalar sonucunda, önce dolar kurunu efendim enflasyon faiz ile düşmez, faiz sebeptir, sonuç değildir diyen, faizi inadına indiren, enflasyonu fırlatan, dolar fırladıkça kur korumalı mevduatı icat eden, hem milletin parasını bir avuç zengine veren, hem doları bizler için pahalı, tekstil için ucuz hale getiren, bu açmazda ihracatı baltalayan, yanlış politikalar büyük sıkıntı yarattı. Devamında tekstilde büyük istihdam düşüşleri, kapanan fabrikalar, atölyeler Denizli’de büyük bir işsizlik yarattı. Bu sorunların çözülebilmesi için mücadele ederken, işyeri sahiplerinin yurtdışına çıkışta yaşadıkları vize sorunları, fuarları gitmeyi, yeni anlaşmalar ve pazarlar bulmayı zorlaştırırken, bir yandan Denizli’deki işsizliği kalıcı hale getirdi. Bunun için hem iş dünyasının hem Denizli’nin vize sorununu geçtiğimiz günlerde görüştüğümüz Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier’e aktardım. Kendisi elinden geleni yapacağını ve Türklerin öğrencisi, hastası, iş insanı, sanatçısı, kamyoncusu, TIR’cısı ile yaşadıkları bu büyük zulme çare arayacaklarının sözünü verdiler. Takip edeceğiz. Bu vize sorunu çözülene kadar bununla mücadele edeceğiz. Yine Denizli’deki çok sayıda sanayicinin, Türkiye’deki irili, ufaklı şirketlerin, KOBİ’lerin, esnafların önemli sorunlarından bir tanesi de bugünlerde çok konuşulan enflasyon muhasebesi. Bu yıllardır konuşulan, fayda getirecek diye istenen bir iş. Bu sene 2024 ile birlikte yürürlüğe girdi. Ancak varlıkların enflasyona göre yeniden değerlenmesi, finansal tabloların güncellenmesine evet derken, birileri tuttu enflasyonla değeri artan güncellenen varlıklardan kar etmişsiniz gibi hesaba katarak, vergi almaya kalktılar. Bu yok zamanda krediye muhtaç, ayakta duramayan firmalar varken, devletten alacağı KDV alacakları toplamda 10 milyar dururken, şimdi ellerindeki varlıkların enflasyona uyarlanması ile yüksek vergilerle karşılaşıyorlar. Ayrıca 3 ayda bir beyanname düzenlenmesi mali müşavirlerin sırtına eklenen yükler, hem o meslek alanında hem de vatandaşı inanılmaz şekilde zorluyor. Finansal tabloların güncellenmesine evet, yeni vergilere, kazanmadan vergi vermeye, alacaklıyken borçlu çıkmaya hayır diyoruz.
“ŞİRKETLER İFLASIN EŞİĞİNDE”
Çok sayıda şirket iflasın eşiğindedir. Konkordatonun eşiğindedir. İş bilmezler, size sesleniyoruz. Yeter artık, düşün milletin yakasından. Denizli’nin güzel insanları. 31 Mart seçimleri yeni bir siyasi hat çizmiştir. Bu siyasi hat CHP’ye yoksulun, kimsesizin, güvencesizin, unutulmuşun yanında durmayı, sesi olmayı, onların sesini çıkarırken lüzumsuz gündemlerle meşgul olmamayı. Beni biliyorsunuz, seçim döneminde de dedim ki vatandaşın gündemi olmayan hiçbir gündemle meşgul olmayacağım. Birileri istedi diye onlarla kavga etmeyeceğim. Gündemi değiştirmelerine izin vermeyeceğim. Vatandaşın sorunu söz konusuysa ben kavgayı emekliler için vereceğim. Ben kavgayı çiftçiler, esnaflar için vereceğim. Ben mücadeleyi her birimizin gözbebeği gençlerimizin geleceği için vereceğim. Gençlerimiz için vereceğim. Şunu bilsinler ki benim gündemim birilerinin kaybettiği siyasi mevzileri kazanmaları için, kaybedecekleri koltuklara çare bulmak için yaratacakları suni gündemler değildir. Ben atanmayan öğretmenin, staj, çıraklık mağdurlarının, emeklilikte kademe bekleyenlerin, 9 bin güne pranga ile mahkum edilmiş Bağ-Kurluların, emeği sömürülen ve sendikal hakları elinden alınan işçilerin, milletin efendisiyken al ananı da git denilen çiftçilerin. 272 Euro’ya, Almanya’daydım, Almanlara anlattım, tercüme hatası, yanlış söyledim sandılar. 272 Euro maaş alıyor Türkiye’de emekli dedim. Düzeltiyor, 2 bin 700’dür diyor. Yok dedim, Strazburg’taydım, Fransa’daydım. Tercüman kız yanlış söylüyor sandılar, bir sıfır eksik değil mi dediler. 2 bin 700 olsun dediler. O gün kendi kendime dedim ki, ey Özgür Özel Türkiye’deki 272 Euroluk emekli maaşının Almancaya tercümesi yok, İngilizceye tercümesi yok. Milletin bir sıfır eksik sandığı bu sefalete emeklilerimizi mahkum edenlere yazıklar olsun.”
“MÜZAKERE DE MÜCADELE DE EDEN…”
Şunu bilin CHP’nin Genel Başkanıyım. Yapacağım her görüşmede, kuracağım her temasta, çıkacağım her kürsüde milletin sesi olacağım. Halkın sesi olacağım. Sizin sesiniz olacağım. Bize inandınız, güvendiniz. Bize sorumluluk verdiniz. Bundan sonra bir büyük mücadele başlıyor. Dün Çorlu tren kazasında, evladını kaybeden annelerin, babaların, gözü yaşlı eşlerin, babasız kalmış evlatların yanındaydık. Pazar günü Ulus’ta atanmayan öğretmenlerle birlikte olacağız. Bundan sonra mağdur ve mazlumun yanında dimdik duracağız. Yakında ilan edeceğimiz emekli mitingiyle emeklilerin sesini duyuracağız. Siz oyunuzu attınız, göreviniz tamam, bundan sonra bekleyin, böyle bir şey yok. Bundan sonra bu ülkeyi kurtarmak için bize de hepimize de hepinize de önemli görevler düşüyor. Bugün burada olduğu gibi bundan sonra nereye çağrılırsak, hangi eyleme, hangi mitinge, hangi yürüyüşe çağrılırsak, oraya koşalım. Destek olalım. Hakkımızı söke söke alalım. Sizlere güç veren, sizlerden güç alan, sokaktan korkmayan, meydandan çekinmeyen, müzakere de eden mücadele de eden yepyeni, dinamik, sonuç alan bir siyaset için yola çıktık. Beraber miyiz? Bir kez daha söylüyorum. Bu ülkeyi seviyoruz. Sizleri seviyoruz. Beni seviyor musunuz? Beni seven arkamdan gelsin. Seçimden önce oy için söylemedik ama seçimi o güzel oylarınızla kazandık. Şimdi buradan, seçimden sonraki ilk büyük mitingimizde, Denizli’ye, belediyeye kahve içmeye gelip, burayı mitinge çeviren, ayrılan alana sığmayıp bir o kadar da arkada toplanan, dört bir yandan bize seslenen sizlere şunu söylüyorum, bizim ittifakımız siyasi parti ittifakı değildir. Bizim ittifakımız bir araya gelmiş, milletin canı yanarken, açlıktan kıvranırken, onları duymayan cumhur ittifakı değildir. Bizim ittifakımız adını memleketimizden, renklerini ay yıldızlı al bayrağımızdan alan Türkiye ittifakıdır. Kırmızı, beyaz, en büyük Türkiye. Türkiye ittifakı kazanacak, Türkiye kazanacak. Memleketimizi seviyoruz, sizlere güveniyoruz.”